İhracatta rekabet edebilecek pazar bulmak, müşterileri tanımak, derin ürün bilgisine sahip olmak kadar, ödeme ve teslim yöntemlerini de bilmek önemlidir.
Sizlere daha önce kontratların öneminden bahsetmiş ve kontratlarda yaptığınız ihracatın tüm detaylarını yazmanız gereğine değinmiştim. Uygulamada çıkan sorunların başında teslim ve ödeme yöntemleri ve bunlardaki belirsizlikler gelmektedir. Olası anlaşmazlıkları çözmekte hayli yardımcı olacak olan teslim ve ödeme yöntemlerinin bilinmesi ileride muhtemel zaman kayıplarını, para kayıplarını önlemek ve karmaşık hukuk düzenini daha basite indirgemek amacıyla uluslararası nitelikte kurallara bağlanmıştır.
Dünyadaki dış ticarette en bilinen ödeme yöntemleri akreditif, vesaik mukabili ve mal mukabilidir. Türk ihracatçısının yapısına bakıldığında ise Mal Mukabili ödemenin daha yaygın olduğu görülür ve bu nedenle ihracatçılarımızın başı beladan kurtulamaz. Teslim yöntemleri ise başka bir muammadır. Genel uygulama FOB, CF ve CİF olarak bilinse de daha geniş bir yelpazede teslim yöntemlerinin varlığından söz edebiliriz.
Kısaca ihraç edilecek ürünün müşteriye hangi şekil ve şartlarda teslim edileceğinin ifadesidir. Yaygın kullanım harf kodlarıyla belirlense de elbette açık anlatımları da vardır. Uluslararası adı “INCOTERMS” olarak bilinen bu kodlarla ifade edilen teslim şekilleri 1936’dan bu yana zaman zaman değişikliliklere uğrayarak günümüze kadar gelmişlerdir. Teslim tercihleri elbette kara, deniz, hava ve demiryolu taşımacılığına göre değişik biçimlerde isimlendirilse de bazıları genel anlamda da kullanılabilirler. Her bir teslim şekli sigorta anlamında olsun taşıma anlamında olsun, hem alıcı tarafından, hem de satıcı tarafından farklı maliyet yükleri getirir nitelikte olduğundan, ihracat pazarlığı sırasında malın özelliğine göre en doğru teslim şeklini bulmak önemlidir.
Ticari işletmede teslim anlamında kullanılsa da buradaki “Ticari yer” ihracata konu olan ürünün üretildiği yer (fabrika, atölye, işletme gibi) anlaşılmalıdır. Ex – Works ifadesi genel bir ifade olup eğer ürün üretildiği fabrikada teslim edilecek ise Ex – Factory olarak ifade edilir. Kısaca malın teslim edildiği mekandan sonraki taşıma ve sigorta masrafları ve her türlü risk alıcıya aittir.
Nakliyeciye teslim olarak adlandıracağımız bu teslim şeklinde ihracatçı malını ithal edecek kişi veya kurum ile anlaştıkları teslim noktasına, yanı taşıma işleminin başlayacağı (liman, demiryolu istasyonu, kamyon deposu, havaalanı gibi) noktalara gümrük çıkış işlemleri de tamamlanmış olarak teslim anlamındadır. Bu aşamada ihracatçının yükümlülükleri biter ve bu aşamadan sonra nakliyeci ve ithalatçının yükümlülükleri başlar.
Gemi bordasında teslim şeklidir. İhracata konu olan mallar ihracatçı firma tarafından ithalatçı ile anlaştıkları limandaki belirlenen geminin bordasına konulmasına kadar geçen süredeki işlemleri ve sorumlulukları ifade eder. Gemi bordası ifadesine açıklık getirmeliyim. Gemi bordası geminin güvertesi anlamında bir ifade değildir. Gemiye yüklenmek üzere limanda hazırlanmış rıhtım, mavna, veya benzeri platformlar anlamındadır. Bu durumda gemiye yükleme işlemi sırasında yaşanacak herhangi bir sorun, hasar, kayıp ve masraflar ithalatçıya aittir.
Açık ifadesi ile geminin güvertesine yüklenmesi demektir. En çok kullanılan bir yükleme şeklidir. İhracatçının ihracata konu olan malın işletmesinden limana kadar olan masraflarını, limandaki masraflarını, gemi güvertesine yükleme masraflarını, çıkış gümrük masraflarını ödediği ve risklerini üstlendiği anlamına gelir. Mal gemi güvertesine sorunsuz bir şekilde yüklendiği andan itibaren nakliye, sigorta masraflarıyla, her türlü risk artık ithalatçı firmanın sorumluluğundadır.
C + F olarak da bilinir. Mal bedeli ve navlun anlamında kullanılır. İhracata konu olan malın yüklendiği ülkeden varış ülkesine kadar olan tüm masrafların ve navlun bedelinin ihracatçı tarafından ödendiği anlamına gelir. En büyük özelliği malların yüklendiği ülkeden varacağı ülkeye kadar olan risklerinin sigorta anlamında ihracatçı tarafından değil de ithalatçı tarafından yapılmış olmasıdır. Varış limanındaki liman masraflarıyla indirme masrafları ithalatçıya aittir.
Mal bedeli, sigorta ve navlun manasında bir yükleme şeklidir. İhracata konu olan ürünün yüklendiği ülkeden, malın varacağı ülkenin gümrük sahasına kadar olan tüm masrafların (navlun, sigorta dahil) ihracatçı firma tarafından yapılması ve her türlü hasar, kayıp riskinin ihracatçı firmaya ait olması anlamındadır.
Kaynak; Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Sözleşmeleri başlıklı çalışması.
Dış ticarette genel anlamda sekiz adet farklı ödeme şekli olsa da yoğun şekilde kullanılanlar akreditif, vesaik mukabili ve mal mukabili ödeme şekilleridir. Ödeme şekli malın, piyasaların, müşterilerin, ülkelerin durumlarına göre değişkenlik gösterir ve bu durumlara göre en uygunu seçildiğinde fayda sağlarlar.
Malın özelliği ödeme şeklinin seçiminde önemli bir faktördür. Piyasası yoğundur, talep fazladır, ihracatçı güçlüdür ve o zaman da peşin ödemede ısrarlı olabilir.
Malın ihraç edildiği ülkenin ekonomik durumu zayıftır, bankaları güçsüzdür, müşterisinin de gücü yoktur, o zaman da akreditifli ödeme cazip olacaktır.
Müşteriye güveni vardır. İhracata hız kazandırmak amacıyla vesaik mukabili ödeme daha işine gelebilir.
Müşterisine güveni tamdır, müşterisinin ülkesi ekonomik anlamda güçlüdür, mal mukabili ihracatta sakınca yoktur.
Kısaca bu şekilde anlatabileceğim ödeme şekillerini gelin biraz daha detaylı inceleyelim.
Bu ödeme şeklinde ödeme malın tesliminden önce yapılır. Ödeme mal bedelinin tamamını kapsayacağı gibi belli bir oranını da kapsayabilir. Bu tür ödemede ihracatçının ithalatçıya verdiği güven esastır. Günümüzde pek rastlanan bir ödeme şekli olmasa da erken ödeme mal bedelinden ciddi bir indirim alacağından veya o üründe bir tekel durumu yaşanıyor olmasından alıcıya cazip gelebilir.
Kısa anlatımıyla L/C olarak ifade edilen bu ödeme şekli en yoğun kullanılan ödeme şeklidir.
Banka kanalı ile ithalatçı tarafından ihracatçının bankasına gönderilen Akreditif mektubunda malın tarifi, miktarı, ödeme koşulları, yükleme şekilleri, tarihleri ve anlaşma ile ilgili diğer detaylar yazılır.
Arada iki banka veya muhabir bankalarla birlikte daha fazla banka olabilir. Bankalar akreditifi açana bir anlamda kredi de açmış olurlar. Akreditif mektubunda ithalatçı “Amir”; ihracatçı ise “Lehtar” anahtar kelimeleriyle ifade edilir. Akreditif geniş anlamda tanımlar, tarifler ve çeşitlerde olabilir.
İthalatçı, ihracatçının lehine açmış olduğu akreditifi bankası nezdinde her an iptal edebilir. Bu iptal işlemi ihracatçının ürünleri akreditif mektubunda yazdığı şart ve şekilde yüklemiş olması halinde geçersiz olur. Bu durumun belgelerle ispatı halinde banka ödemeyi yapmak zorundadır.
İthalatçı, ihracatçı ve bankalarının rızası olmadan iptal edilemez. Şartlar yerine getirildiğinde banka ödemeyi taahhüt ettiğinden güvenlidir. Bu tür akreditiflerde genelde belli bir vade ve meblağ sınırı vardır.
İthalatçı ve ihracatçının bankalarının ve/veya varsa muhabir bankalarının karşılıklı teyitleri tahtında oluşturulmuş bir akreditif türüdür. Burada tüm bankalar teyit fiilini gerçekleştirmişlerdir. Bu tür akreditif gayrikabilirücu akreditiflerde görülür. Yine işin içindeki tüm bankaların rızası olmadan iptal edilemez.
Banka, akreditifin açıldığını bildirdiğinde işlem başlar. Banka ihbarını yapar ancak ödeme konusunda bir sorumluluğu yoktur. İthalatçının aradığı türde bir akreditif olsa da ihracatçılar tarafından pek kabul gören bir yanı yoktur.
İhracata konu olan ürün devamlı, müşteri de güvenli ise her sevkiyat için ayrı ayrı akreditif açmak yerine toplu akreditif açarak gönderilen her partinin paket akreditiften mahsup edilerek kullanılan akreditif şeklidir. Bu tip akreditiflerde genelde miktar ve meblağ yüksektir. Miktar çok olduğundan ve belli sürelerde yüklemeler yapılacağından zaman zaman akreditiflerin kaç kere tekrarlanabileceği, toplam ödemelerin sınırı konulmaktadır.
Tipik bir ön ödemeli akreditiftir. Tutarın bazen tamamı, bazen belli bir miktarının sevkiyat yapılmadan muhabir bankaya ön ödeme veya peşin ödenmesi şeklinde yapılan bir akreditiftir. Red Clause uyarısının nedeni ise önceden kırmızı ile yazılıyor olmasındandır.
Red – Clause Akreditife benzemekle birlikte arada bir üçüncü sahış veya firma olması şekli ile Red – Clause akreditiften ayrılır. Mallar önce üçüncü sahşa ait bir depoya banka adına teslim edilir ve ambar teslim makbuzu karşılığında bankadan avans alınabilir. Burada üçüncü şahıs olarak nitelendirilen kişi bir anlamda yeddi – emin manasındadır. Red– Clause ve Green – Clause akreditifler bir finans desteği olarak yorumlanabilir.
Bu akreditiflerde bir aracı vardır. Genelde transit işlemlerde kullanılır. Transit ticarete aracı banka hem ithalatçı, hem de ihracatçıdır. Aracı firma satış yapacağı ülkede lehine açılmış akreditifi teminat göstererek ithalat yapacağı ülkedeki firma lehine bir akreditif açar. Bu durumda biri diğerine karşılık gösterilmiştir. Burada ithalatçı da ihracatçı da aynı kimseler iken her iki tarafın bankası da aynıdır.
Lehtarın akreditifi üçüncü bir şahsa devredebildiği halidir. Devredilen akreditif ile ilk akreditif şekil, esas ve koşullar anlamında aynı olması gereklidir. Bu tür akreditifler tamamen veya kısmen devredilebilirler. Bir veya birden fazla lehtar devredilebilirler. Ancak devir alan ikinci bir başka lehtara devredemez.
İhracatçı ile ithalatçı arasındaki sözleşmeden doğan borçların ödenmemesi halinde ödemeyi garanti altına alan bir akreditif şeklidir. Bu akreditifte ihracatçı ithalatçı sorumluluğu üzerinde bir çeşit baskı kurmakta ve alacağını teminat altına almaktadır. İthalatçı sorumluluğunu yerine getirmemesi halinde ödeme yükümlülüğü banka tarafından yerine getirilecektir.
Piyasalarda kullanılan kısa adı CAD olan bu tür ödemenin yine piyasa adındaki açılımı “’Cash Against Documents”dir. İhracata konu olan malın sevk evraklarının bankaya ibrazı halinde yapılan ödeme şeklidir. Muhabir banka ithalatçıdan mal bedelini tahsil ettikten sonra evrakları ithalatçıya verir.
Yaygın kullanılan bir ödeme türü olmakla beraber karşılıklı riskler de taşır. Sipariş önceden verilmiştir, mal üretilmiştir bu aşamada sipariş iptal edilebilir. Mal yüklendikten sonra evraklar bankaya verildiğinden ithalatçı ödemeyi yapmayıp malı almayabilir. Bu durumda mallar ithalatçının ülkesine varır ve gümrüklerde uzunca süre bekleyebilir. Bu tür ödemelerde karşılıklı güven esastır.
Piyasalarda kullanılan ismi “Cash Againist Goods” tur. Kısaca CAG olarak ifade edilir. İhraç edilen malın gümrükten çekilip ileride belli bir tarihte ödeneceğini ifade eden bir nevi açık hesaplı ödeme çeşididir.
Tüm risk ihracatçı üzerinde olduğundan güvenin esas olduğu bir ödeme şeklidir. Maalesef Türk ihracat yapısında yaygın olarak kullanılan bu ödeme şekli bir çok mağdurlar yaratmıştır. Ödemede belli bir tarih yoktur. Sevk evrakları bankaya değil doğrudan müşteriye gönderildiğinden herhangi bir ödeme yapmaksızın mallar gümrükten kolayca çekilebilir.
İhracat bedelinin belli bir tarihte ödeneceğini belirtir bir poliçe ile yapılan bir ödeme çeşididir. Sevk evrakları ile birlikte gönderilen poliçenin ithalatçı ve bankası tarafından kabul edildikten (karşılıklı imzalandıktan) sonra mal çekilebilir.
Bu ödeme şekli sadece müşteri kabulü (trade acceptance) ile olabildiği gibi, müşterinin bankasının da kabulü (bankers acceptance) de olabilir. Bu tercih ithalatçı ile ihracatçı arasında kararlaştırılacak bir konudur. Garantili olanı banka kabulü (Avali) olan şeklidir. Bu tür ödeme akreditiflerde de, vesaik mukabili ödemeler de de, mal mukabili ödemeler de de kullanılabilir.
Piyasa adı ile bildiğimiz tipik trampa veya takas işlemi. Nakit ödeme yok. Mal karşılığı mal ile ödenmekte.
Piyasa adı ile bildiğimiz tipik trampa veya takas işlemi. Nakit ödeme yok. Mal karşılığı mal ile ödenmekte.
Bir parasal hareket yok. Eşit değerde olduğu var sayılan malların bir birleriyle değiştirilmesi anlamında bir ödeme şekli. Takas işlemi “özel takas’’ ve ‘‘bağlı muamele” şeklinde ikiye ayrılmakta.
Aynı gerçek ve tüzel kişiler arasında ihracat ve ithalat işlemlerinde herhangi bir finansal sorumluluk olmaksızın bütün veya parçalı olarak birbirileriyle değiştirilmesidir.
Dış ticarete konu olan mal ve hizmetlerin bedellerinin taraf ülkelere ve firmalar arasındaki anlaşmalara göre mal veya hizmet değiş dokulu şeklinde yapılan ödemedir. Bu ödeme şeklinde kullanılan mal veya hizmette ürün, fiyat, bedel, anlamında bir benzeşlik aranmaz. Fiyat farklılıkları mal değil döviz transferi ile kapatılır.
Bir çeşit takas olmakla beraber, arada ithalatçı ve ihracatçı ülkelerin merkez bankaları ve o bankalarda açılmış olan kliring hesapları vardır. Konu yine para değil mal, hizmet ve teknolojidir. Ödemeler ulusal para birimi ile yapılır ve hesaplar arasında takas ile bir nevi mal takas işlemi de tamamlanır.
İhracatçının sözleşmede belirtilen değerinin belli bir yüzdesindeki malı karşı taraf olan ithalatçıdan doğrudan satın alması veya üçüncü bir tarafa satın aldırması türünde bir ödeme şeklidir.
İhracata konu olan malın değerini kısmen veya tamamen mal olarak satın alması işlemidir.
Esası karşılıklı güvendir. İhraç edilen malın satışın ileride belli bir süre içerisinden satılması sonrasında kısmen veya partiler halinde mal bedelinin ödenmesi halidir. Risk ihracatçı üzerindedir. Mal mukabili ödemeye benzer yanı vardır.
Kaynak; Dış Ticaret Mevzuatı Cilt 1 – İhracat Mevzuatı – Kambiyo Mevzuat, Cilt 3 – İhracat ve İthalat Bedellerinin Ödenmesi – Transit Ticaret, Arif Şahin, İGEME.